Ekonomi

SSCB’nin Çöküşü: Gorbaçov’un İstifası

25 Aralık 1991 günü Mihail Gorbaçov, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) liderliğinden istifa etti.

Bir gün sonra ülkenin parlamentosu, 15 devletin bağımsızlığını tanıdı ve Sovyetler Birliği resmen çöktü.

Kremlin’de, tarihte bir dönemin en güçlü ülkelerinden biri olan olan SSCB’nin orak ve çekiç sembollü kırmızı bayrağı indirildi.

1985’de iktidara gelen Gorbaçov, ekonomide durgunluk yaşayan ülkeye nefes aldırma amaçlı bir dizi reforma imza atmıştı.

Perestroyka adı verilen yeniden inşa ve yapılandırma amaçlı reformlar, kimine göre ülkenin sonunu getirdi.

Kimileriyse Sovyetler Birliği’nin zaten kurtarılamayacak durumda olduğunu savunuyordu.

Sadece Rusya’da değil dünyanın geri kalanında da derin izler bırakan Sovyetler Birliği’nin çöküşünün arkasındaki nedenleri hatırlayalım.

1. Ekonomi

Sovyetler Birliği’nin en büyük sorunu, çöken ekonomiydi.

Diğer ülkelerdeki piyasa ekonomilerine karşılık Sovyetler Birliği’nde devlet güdümlü ekonomi politikaları yürütülüyordu.

Arabalardan ayakkabılara ve hatta ekmeğe kadar üretilecek her şeyin miktarını devlet belirliyordu.

Her bir vatandaşın bu ürünlere ne kadar ihtiyacı olduğunu, ürünlerin fiyatını ve insanların ne kadar ödemesi gerektiğine de yine devlet karar veriyordu.

Teoride etkin ve adil bir sistem amaçlanıyordu ancak pratikte sıkıntılar vardı. Arz talebe yetişemiyordu ve paranın varlığı anlamsızlaşıyordu.

Aslında insanların çoğu yoksul değildi; sadece temel ihtiyaç maddeleri yeterince olmadığı için, onlara erişmeleri de zordu.

Örneğin bir araba almak için dahi yıllar süren bekleme listesine giriyordunuz.

Bir mont ya da kışlık bot almak için saatlerce kuyrukta bekliyor, sonra size uygun numaranın kalmadığını öğrenip eli boş dönüyordunuz.

Sovyetler Birliği’nde insanlar bir şeyi satın almaktan (kupit) değil, bir şeyi ele geçirmekten (dostat) bahsediyorlardı.

Uzayda keşif için harcanan paralar ve 1950’li yılların sonundan itibaren birliğin ABD ile yaşadığı silah rekabeti de durumu kötüleştirdi.

Uzaya insan yollayan ilk ülke olan SSCB, aynı zamanda nükleer silahlara ve güçlü balistik füzelere sahipti. Ancak tüm bunlar oldukça maliyetliydi.

Sovyetler Birliği petrol ve doğalgaz gibi doğal kaynaklarla ayakta kalıyordu ancak 1980’li yılların başında petrol fiyatları çöktü ve zaten zayıf olan ekonomiye darbe vurdu.

Gorbaçov’un Perestroyka (Yeniden Yapılanma) politikası ekonomiye piyasanın bazı temellerini soktu ancak ekonomi, hızlı bir reformu kaldıramayacak kadar hantaldı.

Enflasyon hızla artıyordu. Tüketim mallarında da kıtlık yaşanıyordu.

1990’larda yetkililer milyonlarca insanın zaten kısıtlı olan varlıklarını ortadan kaldıracak bir parasal reform getirince, hükümete karşı tepkiler büyüdü.

Neden hâlâ önemli?

Tüketim mallarında yaşanan kıtlık Sovyetler Birliği sonrası toplum üzerinde kalıcı izler bıraktı.

Bir kuşak sonra dahi hâlâ temel ihtiyaçlara erişimin kısıtlanacağı korkusu hakim.

Seçim zamanları geldiğinde de bu güçlü duyguları manipüle etmek kolay oluyor.

2. İdeoloji

Gorbaçov’un Glasnost (Açıklık) politikası, baskıcı bir rejim altında on yıllar boyu ses çıkarmaya korkarak yaşayan insanların ifade özgürlüğünü genişletmeyi amaçlıyordu.

Gorbaçov, 1924-1953 yılları arasında Joseph Stalin yönetimi altında yaşanan baskının boyutunu gözler önüne seren tarihi arşivlerin açılmasını emrederek işe başladı.

Sovyetler Birliği’nin geleceği ve güç yapılarıyla ilgili, aynı zamanda ülkeyi ileriye götürecek reformlara dair tartışmaları da cesaretlendirdi.

Komünist Parti’nin karşısına çıkarak çoklu parti sistemi fikrini de ortaya atan oydu.

O güne kadar hükümet yetkilileri tartışmasız seçim sonuçları ile ya da atanarak yönetime geliyordu.

Gorbaçov’un önünü açtığı tartışmalar, Komünist parti iktidarının etkisiz, baskıcı ve yolsuzluğa açık olduğu fikrinin yayılmasını hızlandırdı.

Gorbaçov hükümeti seçim sisteminde özgürlük ve adalet getirmek için bazı adımlar da attı ama artık çok geçti.

Neden hâlâ önemli?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, güçlü bir milliyetçi ideolojinin önemini erken öğrendi.

Rusya ve Sovyet tarihindeki çeşitli dönemlerde kullanılan bazı kavramları devlet başkanlığı için bir ulusal ideal olarak kutsadı.

Rusya İmparatorluğu’nun görkemi, Stalin yönetiminde İkinci Dünya Savaşı’nda gösterilen kahramanlık ve fedakarlık, bunun yanı sıra 1970’li yıllardaki istikrar gibi unsurları, vatansever duyguları pekiştirmek için bir arada kullandı.

3. Milliyetçilik

Rusya İmparatorluğu’nun devamı olarak Sovyetler Birliği çok uluslu bir devletti.

Teoride eşit hakları olan ve kardeş 15 cumhuriyetten oluşuyordu.

Gerçekte ise Rusya çok daha büyük ve güçlüydü. Rus dili ve kültürü de çoğu bölgede daha baskındı.

Glasnot, diğer cumhuriyetlerdeki birçok insanın, Ukrayna’da 1930’larda yaşanan kıtlık, Sovyet-Nazi ortaklığı altında batı Ukrayna ile Baltık devletlerinin ele geçirilmesi, İkinci Dünya Savaşı’nda çeşitli etnik grupların zorla tehcir edilmesi gibi olaylarla ilgili gözünü açmasına neden oldu.

Milliyetçilik ve özerklik talepleri güçlendikçe mutlu bir uluslar ailesi olarak Sovyetler Birliği fikri de silikleşti.

Cumhuriyetlere daha fazla özerklik verecek reformlar getirme çabaları dağılmayı engellemeye yetmedi.

Neden hâlâ önemli?

Eski Sovyet ülkelerinin önemli bir bölümü ile Rusya arasında, özellikle Rusya’nın rolü ve etkinlik alanı ile ilgili gerginlik devam ediyor.

Öte yandan Moskova ve Baltık ülkeleri arasındaki sorunlu ilişkiler, Avrupa ve ötesindeki jeopolitik ilişkileri şekillendirmeye devam ediyor.

4. Kalpleri ve zihinleri kaybetmek

Yıllar boyunca Sovyet halkına Batı’nın “çürüdüğü” ve oradaki insanların kapitalist yönetimler altında acılar çektiği söylendi.

Ancak 1980’li yılların sonunda seyahat olanakları ve sıradan insanlar arasındaki doğrudan iletişim arttıkça, bu iddia sorgulanmaya başladı.

Sovyet Birliği vatandaşları diğer ülkelerdeki yaşam standartlarını, kişisel özgürlükleri ve sosyal refah devletinin gelebileceği noktayı kendi ülkeleri ile karşılaştırdılar.

Kendi hükümet yetkililerinin yıllar boyunca uluslararası seyahatleri yasaklayarak, BBC Dünya Servisi gibi yabancı radyo kanallarının yayınını bozarak, yabancı edebiyat eserleri ve filmleri sansürleyerek onlardan neleri saklamaya çalıştıklarını da gördüler.

Gorbaçov, Batı ile ilişkileri ilerleterek Soğuk Savaşı sonlandırdığı gerekçesiyle destek gördü ancak bunların istemsiz başka bir sonucu daha vardı.

Sovyet halkının dış dünya ile teması güçlendikçe, başka ülkelere göre yaşam standartlarının daha düşük olduğunu gördüler.

Gorbaçov ülke dışında giderek popülerleşirken ülkesinde eleştirilerin hedefindeydi.

Neden hâlâ önemli?

Rusya hükümeti sıklıkla kendini tarihsel ve kültürel olarak eşi benzeri olmayan, etrafı düşmanlarla çevrilmiş bir yalnız kurt olarak konumlandırıyor.

Medya da ülkedeki bilimsel buluşları, İkinci Dünya Savaşı’ndaki başarı ve kültürel miras gibi unsurları sık sık gündeme getiriyor.

5. Liderlik

Gorbaçov, Sovyet ekonomisinin daha da fazla aşınmasını engellemek için radikal değişiklikler ve genel ahlaka ihtiyaç olduğunun farkındaydı.

Ancak hedefine ulaşma yolundaki vizyonunun ne olduğu aslında belirsizdi.

Soğuk Savaşı bitirerek bir kahramana dönüştü belki ama ülkesinde hem insiyatifini yeterince kullanmadığını düşünen reform yanlıları hem de fazla ileri gittiğini düşünen muhafazakarlar tarafından eleştiriliyordu.

Bunun sonucu olarak iki tarafın arası açıldı.

Muhafazakarlar Ağustos 1991’de Gorbaçov’u iktidardan indirmek için başarısız bir darbe girişiminde bulundu.

Bu darbe girişimi Sovyetler Birliği’ni kurtaramadığı gibi sonunu da getirmiş oldu.

Bundan yaklaşık üç gün sonra darbe girişiminin liderleri ülkeden kaçmaya çalıştı ve Gorbaçov kısa süreliğine de olsa yeniden başa geldi.

Rusya’da Boris Yeltsin ve Sovyetler Birliği’nin kalanındaki diğer liderler de öne çıktı.

Bunu takip eden aylarda cumhuriyetler kendi bağımsızlık referandumlarını düzenlediler ve Aralık ayına gelmeden, Sovyet ülkelerinin kaderi de belirlenmiş oldu.

Neden hâlâ önemli?

Vladimir Putin, Rusya’nın en uzun süre iktidarda kalan liderlerinden biri.

Putin’in bu kadar uzun süre ayakta kalmasının bir sırrı da Rusya’yı ilk sıraya koyması, en azından bu söyleme vurgu yapması.

Gorbaçov uzun mücadelelerle elde edilmiş kazanımları, örneğin Sovyet askerlerini alelacele Doğu Almanya’dan geri çekmek gibi adımlarla feda etmekle suçlanırken, Vladimir Putin, Rusya’nın çıkarı için dişiyle tırnağıyla mücadele ettiği izlenimini veriyor.

Putin, Berlin Duvarı yıkıldığında Doğu Almanya’da Sovyet istihbarat servisi KGB için çalışıyordu ve Sovyet askerlerinin çekilmesi ile yaşanan kaosun doğrudan tanığıydı.

Bundan 30 yıl sonra halen NATO’nun Rusya sınırlarına yaklaşmasına sertçe karşı çıkıyor.

Ukrayna’nın işgali ile askeri gücünü kullanmaya hazır olduğunu da gösterdi.

* Bu haber BBC Türkçe’de ilk kez 25 Aralık 2021’de yayımlanmıştı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu