Gündüz Vassaf’tan Sanat ve Edebiyat Üzerine Söyleşi
Yazar ve psikolog Gündüz Vassaf, Arter’de, edebiyat ve sanat ilişkisine yeni bakışları mümkün kılmak amacıyla düzenlenen “Kütüphane Söyleşileri” başlıklı konuşma serisine katıldı.
Serinin üçüncü konuğu olan Vassaf, Arter Kütüphanesi’nde gerçekleştirilen söyleşide, 7 yılda tamamladığı “Ressamın İsyanı” adlı ilk romanını ve İtalyan ressam Caravaggio üzerinden sanat konusunu ele aldı.
Yıllar önce Roma’dayken “yavaş seyahat” kavramını geliştirdiğini dile getiren Vassaf, “Şehrin etrafında, oradan buraya fırıldak gibi dönerken, ‘Hiç olmazsa bir gün tek bir yerde oturayım. Bu şehir veya şehirliler benim etrafımda dönsün. Alışverişten çıkmış, oralı birisini takip edeyim, casus gibi.’ dedim. Kendimi oralıymış gibi aldatıyorum. Bakkala girdiyse ben de o bakkala giriyorum. Ne aldı diye bakıyorum. Seyahati yavaşlatıyorum böylece bence.” ifadelerini kullandı.
Gündüz Vassaf, özellikle büyük müzelerde en çok ziyaret alan eserlerin ilk salonlarda ya da belli salonlarda olduğuna dikkati çekerek, şunları aktardı:
“Çok yakın bir zamana kadar, falanca şehirde falanca müzeye gittiğimde, herkes gibi ben de ilk girdiğim salonlarda her şeyi okumaya gayret ediyor, bakıyorum. Sizin de bildiğiniz gibi, müzelerde azıcık yürüdüğünüzde salonlar boşalmaya başlıyor. Hayatımda çok uzun zaman aldı, o resimlere ve kendime de haksızlık ettiğimi görmem. Oradan başladı belki. Çoğu kişinin yaptığı şey; ‘Sadece 3 ressama git veya bir döneme git. Bilerek git. Onlarla tanış. Onları yaşamaya gayret et.’ Caravaggio adı, bunun uç noktası oldu.”
Vassaf, Caravaggio’nun Sicilya’da Syracuse’da bir adadaki kilisede resmi olduğuna dikkati çekerek, eseri kaleme almadan yıllar önce, bu eseri günlerce bu eseri görmeye gittiğini söyledi.
Caravaggio’nun, yasak olmasına rağmen bir düelloya girdiğini ve birini öldürdüğünü dile getirerek, bu nedenle hayatının son yıllarında saklandığını, saklanırken her gittiği yerde bir eser bıraktığını ifade eden Vassaf, para ve şöhret peşinde olmadığını ancak eserlerini içinden gelen bir şekilde ve kendisini tutamayarak yaptığını anlattı.
Vassaf, “Düellodan sonra normal olarak ölüm cezasına çarptırılıyor, yasak olduğu için. Düelloya tutuşanlara, en fazla bir, bir buçuk sene sonra Papa af çıkartıyor. Caravaggio’ya af çıkmıyor. Devamlı dolanıyor, orada burada. Atölyesi yok. Nereye gittiyse, öldürülme korkusu var. Onun için devamlı yer değiştiriyor. Onu öldürmek isteyenler var.” diye konuştu.
Yazar, yeni kitabına ilişkin de bilgi vererek, “Bundan sonra ıssız bir ada var, Sedef Adası açıklarında, Neandros adında ıssız bir ada. Ona bir destan üzerine çalışıyorum.” dedi.
Sanatın beslenme noktasının “merak” olduğunu dile getiren Vassaf, kitapta yer alan “sanat nedir ve kim içindir” sorularının yanıtlandığı bölümlere işaret etti.
Etkinliğin moderasyonunu üstlenen yazar Süreyyya Evren, kitaptan, genç yaşta hayatını kaybeden soprano Zehra Yıldız ile ilgili bölümü katılımcılar için okudu.
Bir saati aşkın söyleşinin sonunda Vassaf, katılımcıların sanata ve kaleme aldığı eserlere ilişkin sorularını da yanıtladı.